25 Ağustos 2018 Cumartesi

Eğer bir şeylerin değişeceğini bilseydim, sevgiyle yoğrulmuş bir kalbin içinde ki nefret kadar bile olsaydı da, inansaydım sana seni baştan yazmak için canımı hiç sayardım, tüm isteğim canım için olsa bile. Ama öyle bir inançsızlık içindeyim ki sana karşı, sen beni öyle bir inandıramadın ki kendine. İnanmak için ağlayarak dua ettiğimi bilirim. Bir sen var ki senin en içinde sana düşman olan. Daha kötüsü bunun senin farkında olmayıp sen olarak kabul etmen.
düşmanlık öfke nefret kin hırs aklıma gelmeyen başka kötü özellikler bunlardan hiç biri olmadan bir insan kendisine nasıl bu kadar kötülük edebilir. Senin yaptığın dünyanın en kötü şeyi. Sen kendine izin vermediğin için sen kendine bu dünyada huzurunu bulmana rağmen bulduğunun farkında olmana rağmen ve dahası bulduğuna inanmana rağmen bunu kendine zulm etmeyi başarabiliyorsun. Huzurun zulm olmuş oluyor. Zulmune de.
ağlamak istiyorum.
 Nedenini belki tek seferde mümkün olmayacak kadar zor anlatırım
ama bunu hissettirebilirim ki bunun hissedilmemesi beni mahveder

ağlamak istiyorum nedenini size anlatamayacağım.
ağlama istiyorum içimi boşaltırcasına ağlamak
ağlamak isityorum çözemediğim bulmacaları diri birini yakarken ki acısı gibi acı hissederek çözmekten kaçmak istiyorum.
Ağlamak istiyorum sesimin o duyulmayan sesimin bağırmaktan kısılasıya kadar ağlamak istiyorum.
Kimsesiz değilim evet kimsesiz değilim ama hiç kimseyle de değilim
muammamı gözlerim kapanmadan önce çözmek istiyorum ve bu istek beni her seferinde derin dehlizlerin derinliklerine itiyor.
Karanlık olmayan ama sessizlikten başının ağrıyacağı bir derinlik düşün . O derinlikte ağlıyorum
içime ağlıyor gibi
ağlamak istiyorum çünkü uğruna canımı verebilecekken canımdan almasını izlemek beni mahvediyor
canımın acısını dillendirmek için hissettirmek ya da anlatmak değil bu.